Günümüz teknolojileri toplumların bilgiye ulaşımını kolaylaştırmıştır. Bu durum, şüphesiz ki sadece bilgiye ulaşmak isteyenlerle kalmamış bilgi sahibi olan kişilerin bilgi ve tecrübe aktarımını da kolaylaştırmıştır. Böylece bilgiye sahip olan ile ihtiyacı olan arasındaki fiziki bir araya gelme zorunluluğu ortadan kalkmıştır.

Genel popilist söylem her ne kadar içinde bulunduğumuz dönemi hızlı aktarım nedeniyle bilgi çağı olarak nitelendirse de şahsi kanaatim, bilgi çağı demek için insanlığın yeni bir bilgi çeşidi tespit etmeleri ile mümkün olacağı yönündedir.

Toplum yıllardır bilimsel çalışma yapmakta ve yeni bilgiyi ortaya çıkarmak için uğraşmaktadır. Bilgi aktarımının sahip olduğu bugünkü hız, bilgi tüketimini de aynı oranda arttırmaktadır. Karşılaşılan bilginin kalitesi ve doğruluğu, çoğu zaman teyid edilmeksizin elden ele dolaşabilmektedir. Bu ve benzeri nedenlerle, bilgi çağından ziyade bir çeşit hız çağından bahsetmek çok daha doğru olacaktır.

Hukuki bilgi, Roma ve Arkaik imparatorluklardan bu yana, insanların en fazla ihtiyaç duyduğu bilgi çeşiti olmuştur. Modern hukukun kurucusu kabul edilen Roma Hukuk Sistemi, erken dönemlerde patrici sınıfının tekelindeydi. Bu çerçevede, hukuki bilgi ihtiyacı olan kişiler patricilere başvurmak zorunda kalabiliyordu.

Roma öncesi yahut Roma dışı medeniyetlerde, farklı yöntemler ile hukuki bilgi, sahiplerinden toplum mensuplarına aktarılmıştır. İlk yazılı kurallar olarak kabul edilen Hamurabi Kanunları ve ilk hukuki metinler olan kutsal kitaplar, bilginin doğrudan topluma ulaşabilmesi için hukuki bilgi üzerinde entellektüel bilgiye sahip kişilerin kuralı bilme ayrıcalığı yerine çok daha komplike problemlerin çözümünde yorum yapma ayrıcalığını tanımıştır.

Helen kültüründe hukuki bilgi, tanrılar tarafından koyulmuş yasaların bütünü olup, bu yasalara uyulması için toplumu bilgilendirme zorunluluğu nedeniyle sofistler ve tiyatrolar kullanılmıştır. Kural ve sonuçlar, klasik tragedya ve komediyalar öncesinde tiyatroda halka anlatılırdı. Daha sonraki dönemlerde, insanların daha sofistike hukuki bilgiye sahip olmalarının istenmesi halinde ise para karşılığı hukuki bilgilerini satan sofistler aracılığıyla hukuki bilgiler yayılmıştır.

Modern ve post modern dünyada hukuki bilginin kaynağı çeşitlenmiştir. Hukuki bilgi olarak adlandırılan bilgi, özellikle küreselleşme ile birlikte çoğu zaman beynelminel mevzuata da hakim olmayı gerektirmektedir. Bu ve benzeri gerekçeler ile işi hukuk olmayan insanların, hukuki bilgi kabul edilen bilgi birikimine sahip olabilmesi için rutin hayat akışlarında belli bir zamanı, araştırma ve öğrenme için ayırmaları gerekir.

Hukuki bilgi olarak salt kanunlar veya sözleşmelerin öğrenilmesi, yeterli bir bilinç sağlamayacaktır. Zira hukuk fakültelerinin asıl nosyonu da, eğitim alan öğrencilere kanunları ezberletmek yahut öğretmek değil, hukuk kaynaklarını ve hukukçu gibi düşünme yetisini kazandırmaktır. Bu sebeple, hukuk fakültelerinde hukuk felsefesi ve genel kamu kürsüsü dersleri, pratikte öğrencilerin daha sık karşılaşacakları medeni usul, ceza muhakemeleri ve icra iflas gibi salt mevzuat odaklı derslerden daha önce verilmektedir. Bu durum göstermektedir ki, hukuki bilgi halen Roma’daki patrici, Helen’deki sofistler gibi, bunların izdüşümleri kutsal kitaplar kaynaklı veya teolojik hukuktaki din adamlarıdır. Günümüzde de bu alanda kendini yetiştirmiş, bunun için hukuk eğitimi almış kişilerin kabiliyet alanındadır.

Yukarıda da belirtildiği üzere bilgi teknolojilerinin gelişimi; bilginin değerini, kaynağını ve aktaracak kişileri değiştirmemiştir. Ancak bilgi sahibi insanların, bilgiye ihtiyaç duyan insanlara daha hızlı ulaşımını sağlamıştır. Bu hız öyle bir dereceye ulaşmıştır ki, tek başına bir bilgi olduğu ilüzyonunu da kendisi ile birlikte getirmiş ve toplumun hızla benimsediği bir yerde kendini konumlandırabilmiştir.

Artık insanlar veya kurumların bu hızın içerisinde yer alması kaçınılmaz olmuştur. Bunun akabinde, eski bilgi paylaşım yöntemleri yerini yeni yöntemlere bırakmıştır. Adresler yetmemiş web sayfaları organize edilmiştir. Eski usul fanzin veya basit dergilerin yerini internet makaleleri ve bloglar almıştır.

Ofisimizin kuruluş aşamasında, beyaz web dünyası dışında kalmak okuma yazma bilmeden Hamurabi Kanunları yahut 12 Levha Kanunları döneminde faaliyet göstermek ile eş değer kalacağından, kuruluşundan itibaren web dünyasında da reelde olduğu kadar paylaşımda bulunan bir ofis sistemi kurguladık. Bu ofisin yapacağı en temel işlerden olan hukuki bilgi paylaşım yükümlülüğü, en temelde içinde bulunduğumuz toplumun aydınlatılması için kaçınılmaz noktada durmaktadır. Web sayfamızın içerisinde yer alan blog kısmını da ofisimize entegre bir şekilde planlamış bulunmaktayız.

Blog kısmında paylaşılacak yazılar, kesinlikle her olayda birebir uygulanacak hukuki bilgiler içermeyecektir. Zira, hukuk süje ve objesine göre farklı yorum ve yöntemler içerecektir. Bu nedenle, blog sayfamızdaki yazıların başlangıçta salt bilgilendirme amaçlı yazılmış olduğu unutulmamalı, somut uyuşmazlıklar için mutlaka bir avukattan hukuki danışmanlık alınmalıdır.

Blogumuzda yer alan yazılar akademik yazılar olmadığından, akademik olarak değerlendirilmesi hata olacaktır. Aksi belirtilmediği sürece bloğumuzdaki yazılar akademik makale yazım yönergelerinin haricinde oluşturulup yayınlanacaktır. Bu nedenle, mevcut metinler akademik sistematiğin dışındadır.

Blogta yer alan her yazının altında yazı sahibinin adı bulunacaktır. Bu yazıların bloğumuzda yer alması, MSF Hukuk üzerinde herhangi bir telif hakkı kazanımı doğurmayacaktır. Blogtaki yazıların tamamının telif hakkı metni yazan kişiye ait olup yazı içeriğindeki hususlardan dolayı her türlü sorumluluk da metinleri oluşturan kişilere ait olacaktır.

MSF Hukuk blog sekmesinde yazınızın yayınlanmasını veya merak ettiğiniz ve yazılmasını istediğiniz genel geçer konuları iletişim kanallarımız üzerinden bize iletmeniz halinde gerekli çalışmalar yapılarak ilgili konu ile alakalı blog yazısı yazılabilecektir. Bu talep kesin bir netice olmayıp, iş yükü ve çalışma temposu ile birlikte konuyu çalışacak kişilerin ilgisini çekmesiyle de alakalı olacaktır.

Sonuç olarak; blogumuz web dünyasında ofisimizin var olma yöntemlerinden en önemlisidir. Okuyanlara ve bilgi paylaşımında bulunanlara faydalı olması dileği ile...

Kurucu Av. M. Samet Fidan